hangi an, hangi günün hangi
saati yola gelecek bu derinden az az akabilen gözyaşları hiç merak etmiyorum. kifayetli
kelimeler bulmak isterken ancak alaycı ve sessiz birkaç çığlık düğümleniyor
boğazımda. Senin o tarifi olamayan, dinemeyen, dindirilemeyen ağrın, acın ve
artık tükenmeye yüz tutmuş kalbinin karşısında çokça yaşadığım çaresizliği daha dün gibi anımsadıkça diyorum ki; bazen kabul
etmemeli. affetmemeli, unutmamalı insan. bazen.
yastığın ne tarafına
dönsem geçip oturuyorsun gözümün içine. bilmem ne haldeyim. sen beni merak etme, sadece bıraktığın gibi değilim artık. çokça değiştim. sensizliğimin bir en derin tarafı var, arada sırada onu ters düz ediyorum. benim canımın yarısı,
beraber geldiğimiz bu dünyadan sen gideli bugün dört yıl oldu. dört bin yıl.
neresi, bu dünyanın öbür ucu neresi ?
neresi, bu dünyanın öbür ucu neresi ?