iki sene iki gün oldu bu dünyadan ötekine gittiğin,
aslını sorarsan pek pişmanlığım yoktu senden önce,
şimdi var. hemde öyle az buz değil. epey.
dalgalı saçların, baktığına can veren hayatla ilişkili ceylan gözlerin, yaratan ellerin, tutan sevgin, yazan parmakların, erken kalkan yüreğin, bana “nerdesin aslı” diyen bağrış sesin, sarıp sarmaladığın öğrencilerinin hikayeleri, isyankar nefesin…
yalnız kalmayı severim biliyorsun, bu sebeple üzülme sakın, sensiz olmayı sevmiyorum ama. bir sensiz olmayı öğrenemiyorum.
az ve hakiki insan isterim etrafımda, kalabalık sevmem;
yabandım zaten biraz, iyice oldum,
iki değil iki bin yıl geçse alışamayacağım tek şey var; sana dokunamıyorum.
(rüyalarımda seni görüyorum, seni duyuyorum, kokun burnumda)
bu dünyaya seninle aynı anda geldiğim için, biraz bende gittim bu dünyadan.
işte hepsi bu.